Dünyamızın içinde bulunduğu bazı sosyal ve çevresel güçlüklerin aşılması için doğru iş süreçlerinin yaratılması ve bu anlayışın üretimden tüketime kadar uzanan bir zincire yayılması gerektiğine inanıyoruz. 

Dünya değişiyor. Nüfus artıyor. Dünyanın her yerinde gelir düzeyinin yükselmesi, tüketim ürünlerine yönelik talebi de besliyor. Bu ürünler ise gerek yakıt gerekse diğer hammaddeler açısından giderek daha da kısıtlı hale gelen doğal kaynaklara bağımlı durumda bulunuyor. Aynı zamanda, iklim değişikliği sadece gezegenimiz için değil, ekonomik ve sosyal istikrar açısından da büyük bir tehdit oluşturuyor.

Unilever olarak, insanların, kendileri ve başkaları için iyi olan marka ve hizmetlerle kendilerini iyi hissetmelerine, iyi görünmelerine ve hayattan daha fazla keyif almalarına yardım ediyoruz. Her gün daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışıyoruz.

Fakat iddialı büyüme hedeflerimize ulaşmak için, şirketimizin çevre üzerindeki toplam etkisini azaltmamız gerektiğinin farkındayız. Bu çerçevede şirketimizin büyüklüğünü iki katına çıkaracak hemde çevresel etkilerimizi azaltacak yeni iş yapış yöntemleri geliştiriyoruz.

Güçlü markalardan oluşan portföyümüz, gelişmekte olan pazarlardaki varlığımız ve ortak değer yaratılmasına yönelik uzun süreli kararlılığımızla, bu iddialı hedefi elde etmek açısından uygun konumda olduğumuza inanıyoruz.

Taahhüdümüz, hammadde tedarikinden kendi üretim ve dağıtımımıza, tüketicilerin kullanımına ve ambalaj artıklarının boşaltımına kadar değer zincirimizin tamamını kapsıyor. Bu hedefe ulaşmak için tedarikçilerimiz, müşterilerimiz ve diğer iş ortaklarımızla birlikte uzun vadeli bir program başlatıyoruz.

Sürdürülebilirlik yolculuğumuz

Temelleri 100 yıl önce atılan, dünyanın ilk hızlı tüketim şirketlerinden biri olan Unilever, aynı zamanda güçlü değerlere sahip, sosyal sorunların üzerine gitme misyonu olan bir şirketti. Zamanla bu misyona ve kurumsal amacımıza, sürdürülebilir gelişme ve sorumluluk sahibi iş uygulamalarına olan bağlılığımızı da ekledik.

Gelecek nesillerin daha yaşanabilir bir dünyada refah içinde hayatlarını sürdürmeleri, bugün Unilever Türkiye olarak sahip olduğumuz en önemli hedeflerden biri... Unilever'in sürdürülebilirlik faaliyetlerinin ilk adımı, 2005'te Unilever markalarının dünya üzerindeki sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerinin ölçümlenmesine olanak tanıyan 'Marka İzi' yaklaşımıyla atıldı. Bu gelişme, Türkiye'deki sürdürülebilirlik gündemine de ivme kazandırdı.

Şimdi de en büyük markalarımızın inovasyon ve kalkınma planlarına sosyal ve çevresel konuları entegre ediyoruz. Aynı zamanda, kurumsal marka yaklaşımımız da bir evrim geçiriyor. Unilever'in kurumsal taahhüt ve faaliyetlerini tüketicilerimiz açısından nasıl daha görünür ve çekici kılabileceğimize yönelmiş bulunuyoruz.

Tüketicileri de dahil etmek

Araştırmalarımız, tüketicilerin sadece satın aldıkları ürünlerin etik ve sürdürülebilir şekilde üretildiğini bilmekle yetinmediklerini gösteriyor; kendileri ve başkaları için iyi olan markaları da seçmek istiyorlar. Fakat bir fark yaratabilecek güçte olmadıklarını da söylüyorlar: Zorluklar çok büyük, bireysel eylemleri ise çok küçük!

Unilever olarak, insanların, marka seçimleri ve küçük dokunuşlarının, diğerleriyle birleşerek dünya genelinde büyük bir fark yaratabileceğini anlamalarına yardım etmek için uygun bir konumda olduğumuza inanıyoruz.

Tedarikçilerle aynı yolda yürümek!

Unilever Türkiye olarak çevresel etkilerimizi azaltma hedefimiz, tüm faaliyetlerimizi de şekillendiriyor. Bu kapsamda, bizimle aynı doğrultuda yürüyen tedarikçi ve iş ortakları seçmeye özen gösteriyor, bizimle paralel vizyon ve misyona sahip firma ve kuruluşlarla işbirlikleri gerçekleştiriyoruz.

Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları, tüketici araştırmaları ve interaktif iletişimler doğrultusunda hem kendimizi geliştiriyor, hem de bizimle birlikte çalışan tedarikçilerimizi standartlarımıza uymaları için teşvik ediyoruz.

Unilever Türkiye olarak 2.500'den fazla tedarikçi ve 600 iş ortağı ile çalışıyoruz. Tedarikçilerimizden beklentilerimiz, İş Ortaklığı kurallarımızda (Business Partner Code) belirtilmiştir. Bu kurallar, iş sağlığı ve emniyeti, iş etiği, işgücü standartları, tüketici güvenliği ve çevre gibi kilit konulardaki sorumlu satın alım gereklerimizi belirlemektedir.

Unilever Türkiye olarak son dönemde yaptığımız en kapsamlı tedarikçi çalışmalarından biri 'Business Partner Code' programı şeklindeki çalışmadır. Bu kapsamda 2009 yılında 200'e yakın tedarikçimizi üretim yerlerindeki çalışma koşullarını değerlendiren bir sistem olan SEDEX'e (Supplier Ethical Data Exchange) davet ettik. "SEDEX nedir, niçin üye olunmalı, nasıl üye olunacak ve sonrasında neler olacak" şeklinde 5 farklı seansta eğitimler verdik.

Öte yandan, dünyanın önde gelen perakendecilerinin de aralarında bulunduğu ve yıllık cirosu 1 trilyon doların üzerinde gerçekleşen 21 şirketin bir araya geldiği Sorumlu Kaynak Kullanımı Platformu' nun Türkiye' de gerçekleştirilen ilk toplantısına ev sahipliği yaptık.

Üretici firmaları bir araya getiren sektörel bir girişim olan AIM Progress tarafından gerçekleştirilen toplantıda; insanlara, hayvanlara ya da doğal çevreye zarar vermeden mal ve hizmetlerin tedarik edilmesi süreci olarak tanımlanan ' Sorumlu Kaynak Kullanımı' nın, şirketler ve tedarikçiler açısından işleyişi konuşuldu, tedarikçilere ve şirketlere bu sürece katılma ça��rısında bulunuldu.

Değer zincirinin tamamındaki etkileri değerlendirmek

İklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilen sera gazı oluşumundaki etkilerimizi azaltmak üzere önce karbon ayak izimizi azalttık ve azaltmaya devam ediyoruz. Bununla birlikte sudaki ayak izimizi küçülterek, işimizi sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde geliştirmeyi amaçlıyoruz. Hedefimiz doğrultusunda planımızın çevresel kısmını ölçüp değerlendiren bir dizi 'canlılık kriteri' geliştirdik ve öncelik verdiğimiz konuları kapsayan göstergeler belirledik:

• Sera gazı salınımı

• Su

• Atık

• Sürdürülebilir kaynaklar

Canlılık kriterlerimiz, markalarımızın tüketicilerimiz tarafından kullanımından doğan etkiyi ölçüyor. Örneğin; bir deterjanın kullanımıyla ortaya çıkan çevresel etkilerin belirlenmesini sağlıyor.

Kurumsal markanın rolü

Unilever Türkiye olarak, sürdürülebilirlikle ilgili verdiğimiz sözler ve taahhütlerle ülkemizin önde gelen şirketleri arasında yer alıyoruz. Markalarımızın bu yöndeki strateji ve faaliyetlerini kurumsal girişimlerimizle destekliyoruz.

Çünkü bireysel ve kurumsal marka arasındaki paralelliğin sağlanması, sürdürülebilirlik anlayışıyla ortaya konan faaliyetlerin hedefe ulaşmasında büyük önem taşıyor. Türkiye'de bu ilişkiyi kurmak ve kurumsal markamızın bilinirliğini artırmak için halkla ilişkiler çalışmalarına ağırlık veriyor; basın toplantıları, sosyal sorumluluk projeleri ve sponsorluk gibi faaliyetlere imza atıyoruz.

Lipton Çay